Güncel

 

 

Osnabrück İslâm İlahiyatı Enstitüsü’nden ‘Manevî Rehberlik’ Kitabı

03 Eylül 2013

 

Prof. Dr. Ali Seyyar’ın da bölüm yazarlığı yaptığı kitabın editörlüğünü Prof. Dr. Bülent Uçar ile Martina Blasberg-Kuhne üstlendi. Kitap, Peter Lang Yayınevi tarafından Osnabrück İslâm İlahiyatı Enstitüsü adına basıldı ve Almanya’da piyasaya sürüldü. Kitap çalışması, Federal Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığı ile Aşağı Saksonya Eyaleti Sosyal İşler, Kadın, Aile, Sağlık ve Uyum Bakanlığı tarafından desteklenmiştir.

Almanya’da İslâm’da manevî rehberlik ve bakım alanında Almanca olarak yayınlanan ilk kitaplardan birisi olan bu çalışmada alanın uzmanı birçok yazar yer almıştır. Birinci bölümde yer alan yazarlar, Manevî Rehberliğin temeli ve gelişimi üzerine makaleler yazmışlardır. Hapishanelerde manevî danışmanlık hizmetleri sunan ilahiyatçı Mustafa Cimşit, makalesinde İslâmî Manevî Rehberlik kavramının teolojik çerçevesini işlemiştir. Alman hastanelerinde Müslüman rehber elemanları yetiştirme programları hazırlayan Abdul Nasser Al-Masri, “İslâmî Rehberlik ve Monoteist Dinlerle İşbirliği” başlığını taşıyan bir makale kaleme almıştır. Almanya’da yetişkinler için İslâmî eğitim hizmetleri sunan Misbah Arşad ise makalesinde “İslâm Danışmanlığı Çerçevesinde Günah ve Tövbe” konusunu irdelemiştir. Katolik papaz Norbert Mette, “Hıristiyanlık Anlayışında Manevî Rehberlik” konusunu ele almıştır.

İkinci bölümde “Manevî Danışmanlık Konseptleri” üzerinde kaleme alınmış yazılar mevcuttur. Türkiye’de sosyal Hizmetlerin manevîleştirilmesine yönelik bilimsel çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Ali Seyyar kitabın bu bölümünde “Manevî Danışmanlığın İslâmî Açıdan Teorik Konseptleri” başlığı taşıyan yazısında Asr-ı Saadetten başlayarak tarihî süreç içinde manevî (dinî) danışmanlık ve hizmetlerinin gelişimini detayları ile belirlemiştir. Ali Seyyar şu tespitlerde bulunmuştur: “Genelde irşat, tebliğ, fetva, terbiye ve talim gibi farklı kavramlar altında yürütülen manevî danışmanlık hizmetleri, birçok İslâm ülkesinde geleneksel olarak daha çok cami ve(ya) okul içinde hayatiyet bulmuş ve din eğitimi alanı içinde sınırlı kalmıştır. Din eğitimi faaliyetlerinin tarihî çizgide her ne kadar cami üzerinden başlamış gibi görünse de toplumsal taleplerin çeşitlenmesiyle birlikte cami odaklı manevî hizmetleri tamamlayan medrese, tekke, aşevi, kütüphane ve kervansaray gibi hem dinî hem de sosyal fonksiyonları olan kuruluşlar aracılığıyla sosyal içerikli manevî (dinî) danışmanlık hizmetleri gün ışığına çıkmıştır. Dolayısıyla İslâm tarihi açısından manevî danışmanlık hizmetlerinin içeriği ve alanı (ibadetler, ahiret vb konular açısından) dinî olduğu kadar aynı zamanda (dünya ile ilgili bireysel ve toplumsal sorunlar açısından) soysaldır. Bu makalede manevî danışmanlığın İslâmî boyutunun teorik yapısı ele alınırken, din ve dünya ilişkileri bir bütünlük içinde ele alınacağı için, manevî danışmanlık kavramı yeni bir bilim ve uygulama alanı olan “manevî sosyal hizmetler” kavramı ile eş anlamlı olarak kullanılacaktır. Bir başka ifadeyle İslâmî anlamda dinî danışmanlık aynı zamanda manevî sosyal hizmetlerdir. Kişilerin huzur ve saadetine yönelik manevî (dinî) danışmanlık hizmetleri dünya ve ahiret ayrımı yapmadığı için, hem dünyevî (sosyal) hem de uhrevîdir. Manevî sosyal hizmetler uygulamaları da tam da bu dengeyi koruyan İslâmî bir yaklaşımdır. Manevî (dinî) danışmanlığın sosyal hayata yansımasının bir sonucu olarak ortaya çıkan manevî sosyal hizmetlerin teorik ve pratik kaynağı da elbette İslâm’dır, daha somut bir ifadeyle Kuran ve Sünnettir. İslâm, bu iki önemli kaynağıyla sosyal hayatın her alanına nüfuz edecek ve farklı kesimlerin sosyal ihtiyaçlarına cevap verecek özelliklere sahip olan dinamik bir dindir. Sosyal alana bu kadar müdahale etme gücünü kendinde gören bir dinin manevî danışmanlık alanının teorik altyapısının ve konseptinin temel esaslarını bilmek bunun için önemlidir.”

Kitabın vermek istediği mesajı Ali Seyyar şu şekilde özetlemiştir. “İslâm dininin manevî danışmanlık ile ilgili en dinamik tavsiyelerinden birisi “iyi şeylerde (marufta) yardımlaşma ve kötü şeylerden (münkirden) sakındırma” yaklaşımıdır. “İyilik etmek ve kötülükten (Allah’ın yasaklarından) sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın. Günah işlemek ve haddi aşmak üzerinde (aşırı gitmekte) yardımlaşmayın” (Kuran; Maide (5):2) emri, sosyal hayatın bütün karelerini içine almaktadır. Manevî danışmanlık odaklı rehberlik ve yardımlaşma hizmetleri, ümitsizliğe yol açabilecek ve kişinin ruh dünyasını sarsabilecek negatif duygularla değil manevî ve sosyal faydası olan ölçülere göre yapılması öngörülmektedir. İslam, ideal bir toplumun, toplumsal meselelere karşı sosyal duyarlılığı olan fertlerin varlığı ile gerçekleşebileceğini ifade etmektedir. Kuran, bu ön şartı, ideal bir toplumun temeli olarak kabul etmektedir. Kuran, bu çerçevede “İçinizden hayra (iyiye) çağıran, iyiliği yayıp kötülükleri önleyen bir topluluk bulunsun. İşte selâmet ve felahı bulanlar (başarıya-kurtuluşa erişenler) bunlar olacaklardır” (Kuran; Al-i İmran (3):3) demek suretiyle başta manevî danışmanlık alanında aktif görev üstlenen uzmanlar-görevliler olmak üzere bütün fertlere sosyal sorumluluk yüklemektedir.”

 

Kitabın Orijinal İsmi: Islamische Seelsroge zwischen Herkunft und Zukunft; (Hrsg.: Prof. Dr. Bülent Uçar / Martina Blasberg-Kuhne); Peter Lang Edition; Frankfurt; 2013.

Kitap Sipariş Hattı: http://www.peterlang.com